Çocuğunuzun empatiyi örenmesi aile yaşamınızdaki pek çok sorunu da ortadan kaldıracaktır.....
Çocuklarda empatik özelikler ne zaman gelişmeye başlar?
Duyguları anlamak insan doğasına ait en önemli özelliklerden biridir. Duyguların anlaşılması, duyguların referans alınarak iletişim kurulması psikolojik olgunlaşmasının da en önemli kriterlerindendir. Çocuklar bebeklikten çıkıp bireyleşmeye başladıklarında “ben”in ve başkaların”nın ayırtına vardıklarında; başkalarının ne hissettiğini daha net olarak anlamaya ve buna göre hareket edebilmeye başlarlar. Bu da yaklaşık 2.5 yaş civarında olur. Çok daha küçük bebekler bile annesinin sesinin tonundan, ona dokunuşunun niteliğinden bile annesinin kızgın veya mutlu olduğunu ayırt edebilirler. Ancak iletişim inde etkin olarak kullanabilmek anlamında empatinin yerleşmesi 3 yaş civarında gerçekleşmektedir.
Empati öğrenilen-öğretilen bir şeydir. Bu anlamda anne babaları ve çevrelerindeki yetişkinler tarafından duyguları anlaşılan, ifade edilen çocuklar empatiyi daha kolay öğrenirler. Çünkü empati becerisinin gelişimi için öncelikle kişinin kendi duygularının farkında olması, bu duygular arasındaki farkları hissedebilmesi önemlidir. Örneğin; yeni doğan kardeşi nedeniyle yuvaya gitmek istemeyen bir çocuğa annesinin bu bir okula uyum problemiymiş gibi yaklaşması, çocuğun agresif tavırlarını sıradan bir davranış problemiymiş gibi yaklaşması, çocuğun agresif tavırlarını sıradan bir davranış problemiymiş gibi algılaması çocuğun da kendi duygusunu ayırt edememesine neden olacaktır. Böyle bir durum yaşadığında annenin “biliyorum, sen de bizimle evde kalmak istiyorsun, hep kardeşinle vakit geçirdiğim için bana kızgınsın” gibi empatik bir yaklaşımda bulunması çocuğun da hem duygusunu fark etmesine yardımcı olacak hem de olumsuz duyguların da kabul edilir olduğunu anlamasını sağlayacaktır.
Anne babalar empatik özelliklerin gelişmesine nasıl yardımcı olabilir?
Duygularına odaklanın
Anne babaların doğduğu andan itibaren bebeğin duygularına odaklanmaları önemlidir. Bebekler dikkatle gözlemlendiklerinde ağlamalarının bile farklı anlamlar içerdiğini fark etmek mümkündür. Bebekle fazla vakit geçiren bir kişi bu farkı kolayca anlayabilir. 2-3 aydan itibaren bebekler sosyal gülümsemeye başlarlar. Yüzüne gülerek baktığınızda bebek size gülerek tepki vermeye başlar. Bu dönem kendi duygularınızı ona aktarmanın, karşılıklı sıcak ve şefkatli bir iletişim kurabilmenin mümkün olabildiği bir dönemdir. Güldüğünde gülmek, ağlayarak bir ihtiyacının dile getirdiğinde yumuşak bir ses tonu eşliğinde ihtiyacının gidermek, aslında bebeğin de kendi duygularını iletişim içinde kullanmayı öğrenmesine yardımcı olur. Ağlamasına bir yanıt alamayan ya da her türlü ağlamasına aynı tepkiyi alan bir bebek bir süre sonra her türlü ihtiyacını aynı şekilde ifade etmeye başlayacaktır.
Geri bildirim yapın
Çocuklar biraz daha büyüyüp yuva çağına geldiğinde birçok değişik tepkiler vermeye başlarlar. Bunlar arasındaki farkı görmek ve çocuğa fark ettirmek de çok önemlidir. Davranışlar ve bu davranışlar sırasında ortaya çıkan duygular arasındaki ton farkını anne babanın fark edip, çocuğa geri bildirim vermesi empatinin gelişmesinde çok gereklidir. Üstelik duyguları anlayan ve geri bildiren bir yaklaşım; birçok davranış probleminin azalmasına, çocukların kendi davranışlarının sorumluğunu alabilmelerin yardımcı olmaktadır. Çünkü anne baba çocuğun bu davranışla aslında neyi ifade etmek istediğinin şifresini çözmektedir. Oyuncağını tekmeleyen bir çocuğa “bugün yuvada canını sıkan bir şey olmuş” demek ile “her zaman oyuncaklarını böyle hırpalıyorsun” demek arasında çocuğun içgörü kazanması açısından da büyük farklar vardır.
Örnek olun
Önemli bir konu da anne babaların kendi duygularını ifade etmek konusunda örnek olmalarıdır. Duygularını açık ifade eden, kendi aralarındaki ilişkide de hem olumlu hem olumsuz duyguları uygun bir şekilde dile getiren anne babalar, çocuklarına bu konuda model olmaktadırlar. Kızgınlık ve öfke genelde daha kolay ifade edilen duygulardır. Ancak doğru bir şekilde ifade edilmezler. Çocuklara kızgınlığın ifade edilmesi agresyon ve yargılama içerdiğinde çocuklar da kızgınlıklarını bu şekilde ifade etmeyi öğrenirler. Oysa bizi kızdıran durumu ve davranışı anlamaya çalışmak ve kızgınlığımızın altında yatan temel duyguyu fark etmek önemlidir. Örneğin engellenmek bizi rahatsız ediyorsa ve engellenme karşısında uzun süre sabretmişsek bu ciddi bir kızgınlığa dönüşebilir. Bu durumda çocuğunuzun bir davranışının sizi engellemiş olduğunu ve bundan rahatsızlık duyduğunuzu söyleyin.
Olumlu duygularınızı ifade edin!
Olumlu duyguların da ifade edilmesi önemlidir. Toplumumuzda genellikle iyi ve memnun edici şeyler pek dile getirilmez. Çocukların bu tip şeyleri doğal olarak “zaten” yapmaları beklenir. Çocuğunuzun bir davranışı sizi mutlu ettiğinde bundan duyduğunuz sevinci de dile getirmelisiniz. Bu durumda çocuk hem kendi olumlu yönlerini fark edecek hem de başkalarının hangi durumlarda sevinç ve mutluluk hissedeceğini anlama fırsatı bulacaktır. Ayrıca kendi olumlu duygularını gerekli durumlarda kolayca ifade etmeyi öğrenecektir.
Aile yaşamında empati neden gereklidir?
Aile içinde zaman zaman sorunlar ve iletişim problemleri yaşanabilir. Aile bireylerinin özellikle olumsuz duygular yaşanırken birbirlerini anlamaları çok önemlidir. Kişiler yaşadıkları sıkıntılar ve bu sıkıntıların doğurduğu duygularla baş edebilmekte zaman zaman zorlanabilirler. Bu durumda ailenin diğer bireylerinin, sıkıntı yaşayan kişinin duyguları referans alarak hareket etmesi hem kişinin sıkıntısını hafifletecek hem de olası bir iletişim çatışmasını ortadan kaldıracaktır. Çünkü empatinin var olmadığı ortamlarda bireyin tek tek yaşadıkları problemler, diğer bireylerin yanlış yorumlamalarına neden olabilmektedir. Özellikle disiplin uygulamalarında çocuktan ne istediğinizi ve ne istemediğinizi dile getirirken kendi duygularınızı ifade edebilmek çok önemlidir. Hangi davranışın bizi rahatsız ettiğini, bizde hangi duygusu yarattığını uygun bir diller ifade ettiğimizde çocuğumuzda istediğimiz davranışları görme olasılığımız artar. Aynı şekilde hoşumuza giden, bizi memnun eden davranışları ifade ettiğimizde bu davranışlar pekişecektir.
Çocuklar sıkıntı yaşıyorken onların sıkıntılarını anlayabilmek, duygularını fark etmek-yansıtmak ve bu durumu sıradan bir disiplin ve davranış problemi gibi ele almamak önemlidir. Anne babaları tarafından duyguları anlaşılan çocukların ister istemez davranış problemleri de azalacaktır. Anlaşılmış olma duygusu güven gelişimi için de önemlidir. Çocuklukta yaşanan birçok problem, empatik yaklaşım sayesinde erkenden tanınabilir. Çocuklar yaşadıkları sıkıntıları genellikle dolaylı yoldan, davranışları ve tutumları ile ifade edebilirler. Eğer anne babalar duyarlı olurlarsa onlardaki değişimlerin kaynağını ve temel duyguları fark edebilirse hem birçok problem hafif düzeydeyken çözülebilir hem de ağırlaşma olasılığı olan problemler fark edilebilir.
Çocuğun yaşamında empatik düşünce neden önemlidir?
*Çocuklar sosyal yaşam içinde yer alırken uyum sağlamayı, nerede nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirler. Bu aşamaların ardından kabul görmeye de başlarlar.
*Çocuk ancak sosyal olarak kabul gördüğünde sosyal iletişim içinde yer alabilir. Kabul görmenin en önemli koşullarından biri de empatidir. Kendi ihtiyaçları ve duyguları kadar grup içinde diğer bireylerin de duygularını ve ihtiyaçlarını fark etmek önemlidir.
*Başkalarının davranışlarının altında yatan duyguları fark etmek, bu duyguların hangi tepkilere neden olduğunu anlayabilmek uyum için çok önemlidir.
*Empatik düşünebiline çocuklar çevrelerinde olup bitenleri daha iyi yorumlayabilirler ve ilişkileri içindeki problemleri daha kolay çözebilirler. Bu özellikleri de diğer çocuklar tarafından kolayca kabul görmelerini sağlar.
*Empatik düşünebilen çocuklar duygularının farkında oldukları ve duygularını da ifade edebilmeyi becerdikleri için ilişkilerinde daha az sorun yaşarlar.