Etiler Mercan Anaokulu


Etiler Mercan Anaokulu

Okulumuz

Hep beraber öğrenmek ve büyümek…

Reggio Emilia yaklaşımıyla tüm çocuklara ulaşmak..


Mercan Çocuk Evi, okul öncesi eğitimde Reggio Emilia sisteminden esinlenmiştir. Esinlenmek diyoruz çünkü bu İtalyan yaklaşımının klasik eğitimden çok daha etkileyici özellikleri olduğunu gördük. Eğitime, çocuklara ve topluma verdiğimiz önemin Reggio Emilia yaklaşımında doğrudan yansıtıldığını hissettik ve kendini sürekli yenileyen bu yaklaşımı programımızda kullanmaya karar verdik. Eğitimciler ve öğretmenler olarak, biz de eğitim sistemini daha derinden anlamak için sürekli çocuklarla, ailelerle ve diğer okul öncesi eğitimcilerle öğrenmeye devam ediyoruz.


Esneklik ve doğallık içinde gerçek keşiflere ve araştırmalara izin veren, sürekli gelişen bir öğretim sunuyoruz. Bu öğretim sisteminde çoğunlukla öğretmen rehberliğinde çocuk odaklı bir yaklaşım uyguluyoruz. Bazen bu  araştırmalar, uzun dönemli projelere dönüşmekte, bu süreçte çocuklar soru sorma, teori üretme, teorileri test etme, uzmanlardan öğrenme (aileler, toplum üyeleri, kitaplar) ve sembolik dil kullanarak fikirlerini geliştirme imkanlarına sahip olmaktadırlar. Böylece, çocuklar kavramların çeşitliliğini ve hayat boyu onlarla kalacak becerileri öğrenmektedir. Çocuklar, sadece edebiyat, sanat, fen ve matematik becerilerini geliştirmekle kalmayıp, bununla birlikte  iletişim, işbirliği yapmak ve eleştirel düşünme becerilerini de geliştirirler. Biz, çocukların bu becerilere sahip olmasına ve geliştirmesine fırsat veren  bir eğitim programını destekliyoruz.

İngilizce

İngilizce eğitimimizde amaç, İngilizce’yi ders olarak öğretmek değil ikinci bir dil olarak benimsetmektir.

Çocukların küçük yaşlarda yeni bir dil öğrenme yetenekleri yetişkinlere göre, çok daha yüksektir. Özellikle okul öncesi eğitimde, ikinci bir dilin programda yer alması çocuğun hem dil hem de zihinsel gelişiminde çok büyük yarar sağlamaktadır.

Yapılan pek çok araştırmayla, okul öncesinde müzik ile öğretmenin, bilgileri öğrencilerin hafızalarına daha kolay kaydetmelerine yardımcı olduğu, müzik ile yapılan yabancı dil öğretiminin diğer ezbere dayalı klasik öğretme yöntemlerine göre daha etkili olduğu ve müzik ile yapılan öğretim sonucu, verilmek istenilen bilgilerin çocuklar tarafından daha iyi öğrenildiği sonucuna varılmıştır. Bizler bu araştırmaları temel alıyor ve tecrübeli eğitmenlerimizle okulumuzda soyut kavramlar yerine çocukların kendi yaşantılarından hareket ederek, yabancı dili anlamlı bir bütün halinde sunmayı, çocuklara İngilizce’yi doğal ortamlarında hikayeler, resimli kartlar- çeşitli objelerle oynanan oyunlar, hareketler ve başka çeşitli aktivitelerinin yardımıyla MÜZİK ile bütünleştirip yaşayarak ve eğlenerek öğretmeyi amaçlıyoruz.

Reggio Emilia

REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMI

Erken çocukluk döneminin bireyin geri kalan hayatı için ne kadar önemli bir dönem olduğunu biliyoruz. Son dönemde yapılan araştırmalara göre ise erken çocukluk döneminde verilen akademik bilginin çocuğa zarar verdiği ileri sürülmektedir. Artık günümüzde bu alanda başarılı olan ülkelerin eğitim sistemine baktığımızda erken çocukluk dönem eğitiminde ezberler yerine entelektüel becerileri geliştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Çocuklar oyunları içinde, projeler yaparken, yaşıtları ya da kendilerinden büyük insanlarla iletişime ve sosyal etkileşime girdiklerinde kendi bilgilerini yapılandırıp öğrenmeyi başlatabiliyorlar. Reggio Emilia da yapılandırmacı öğrenmeyi ve entelektüel becerileri geliştirmeyi benimseyen eğitim yaklaşımlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

Reggio Emilia Yaklaşımı Arka Plan

·         Tarihi Arka Plan 
Reggio Emilia Yaklaşımı II. Dünya Savaşı’ndan sonra faşist rejimin yıkılmasıyla birlikte İtalya’da küçük fakir bir kasabada ailelerin ve eğitimci gönüllülerin “Her çocuk değerlidir, güçlüdür ve pek çok şeyi yapabilme kapasitesine sahiptir.” tezleriyle ortaya çıkmıştır. Yaklaşım pedagog Loris Malaguzzi’nin liderliğinde birçok öğretmenin çalışmalarıyla, çocuk odaklı ve çocuk yapılandırmacı bir öğrenme felsefesi olarak geliştirilmiştir.  Eğitimin çocuğun yeteneklerini ortaya çıkarıp özgürleştirmesi ve gelişimini her alanda desteklemesi için bir pedagoji oluşturan bu yaklaşım 1950’lerden bu yana Reggio Emilia kasabasında belediye desteğiyle uygulanmaktadır.

·         Kültürel Arka Plan

Reggio Emilia Alt Kültürü 
Reggio Emilia halkı, endüstrileşmenin geliştiği bir bölge olarak savaş sonrası kalkınmak için kadın-erkek çalışmak durumunda kalmıştır. Kasabadaki küçük çocukların eğitiminin gelişmesi gerektiğini, kendi çocuklarının da zenginlerin çocukları kadar kapasite sahibi olduğunu bilen halk el birliğiyle anaokulları kurmuşlardır. Küçük çocuğu olsun olmasın herkes elindeki imkanları ortaya koyarak okulların kurulmasında destek olmuş, kolektif kültürün gelişmesini sağlamışlardır. 
Kolektif kültürün yalnızca okul kurulurken değil, daha sonrasında da Reggio Emilia’nın hala çocukların eğitimini üstlenen bir toplum olarak karşımıza çıkmasında katkısı büyüktür.

Günümüzde Reggio Emilia kasabası çocuk dostu olmasıyla bilinir. Toplum çocukların eğitiminde kendini sorumlu tutar ve onların da iyi birer yurttaş olmaları için çocukların eğitimine sosyal etkileşim alanında da destek olurlar.

ReggioNarra (“Reggio Anlatıyor”) 
Reggio Emilia’da tüm kasabanın sokaklarında, meydanlarında, dar-geniş demeden her alanda küçükten büyüğe kasaba halkının katıldığı, her yıl düzenlenen bir festival vardır; “Reggio Narra”, yani “Reggio Anlatıyor”. 2006’dan beri düzenlenen bu festival hikayelerin anlatıldığı, fikirlerin ve yaratıcı düşüncelerin paylaşıldığı adeta bir eğitim ve sözlü kültür şöleni gibidir.

Bizim de çok eskilerden gelen, eğitim sistemimizi de çok etkileyen ve öğrenmemizde en temel alan olarak kullandığımız güçlü bir sözlü kültürümüzün olduğunu düşünürsek, Reggio Emilia’nın bu festivalinin de bize ilham olması çok olasıdır.

Ebeveyn katılımlı okul (Parent-run school) 
Reggio Emilia okullarında ebeveynler okulun kurulmasında sağladıkları katkıya eğitim sürecinde de devam ederler. Anne-babalar aslında eğitimin tam olarak içindedir. Okullara istedikleri zaman girip istediklerinde çocuklarını gözlemleyebilir, onlara eşlik edebilir ya da kendi bilgi ve yeteneklerini okulun piazza’sında onlarla paylaşabilirler.

Okulun fiziki şartları ebeveynin eğitime katılmasına müsaittir. Camdan duvarlar, sınıfları gören pencereler, her türlü paylaşımın yapıldığı ve kasabanın meydanlarından esinlenerek okula taşınan piazza, özgürce hareket edebilen çocukların olduğu okul anne-babaların katılımı için uygun ortamı oluşturur. Ancak anne-babaların kendi çocuklarıyla evde konuşmaları, okulda yapılacak paylaşım üzerine sohbet edilmesi gibi ön çalışmaların da yapılması gerekebilir. Çünkü eğitim evde başlar, evde, toplum içinde ve okulda gelişir.

·         Kuramsal Arka Plan 
Loris Malaguzzi liderliğinde geliştirilen pedagojik yaklaşım John Dewey, Jean Piaget, Levi Vygotsky, Howard Gardner, Jerome Bruner gibi isimlerin kuram ve düşüncelerinden etkilenmektedir.

Reggio Emilia’da Katılımcıların Önemi

* Çocuk 
Reggio Emilia’da çocuk bir başkahraman olarak görülür ve kendi bilgisini kendisinin yapılandırdığı kabul edilir. Çocuk meraklıdır, sosyaldir, çok çeşitli dillerle iletişime geçebilir (bknz. “Çocuğun 100 Dili”) ve öğrenmeye, bilgisini yapılandırmaya her an açıktır. Çocuklar bu eğitim felsefesine göre kendi meraklarını takip ederek daha fazla derinlemesine araştırma yapar, dener, üretir ve böylece çok daha kalıcı bilgiler edinirler. Tüm bunları Reggio Emilia projeleri içinde sürdürürler. Reggio Emilia projeleri çocukların hayatı her yönüyle tam da hayatın içinde yaşayarak öğrendikleri projelerdir.

* Aile 
Aile ve hatta toplum bütün olarak çocuğun eğitiminde sorumludur ve her zaman çocuklar ve öğretmenlerle iş birliği içindedir. Çocuğun kesintisiz devam eden öğrenme sürecinde sosyal çevresindeki ilişkilerinden ve günlük yaşantısından oldukça fazla bilgi edindiği kabul edilir.

* Okul (Öğretmenden aşçıya) 
Reggio Emilia’da çocuk, toplumdaki herkesten bilgi edinebildiği gibi okuldaki herkesten öğrenebilir. Projesine göre atölye öğretmeni atelierista ile çalışabilir, yemekle ilgili ilerleyen projelerde mutfakta aşçıyla çalışabilir örneğin. Tüm okul kadrosu (diğer birkaç okul ile aynı anda beraber çalışan) okul pedagogu pedagogista ile çalışır.

Okulda öğretmenler çocuğa bilgi dikte eden rolünde değildir, hatta aksine “çocukla beraber öğrenen” ve araştıran rolünde olup bunun bilincindedir ve öğrenme sürecinde çocuğun bir arkadaşıdır, onun bilgiye ulaşmasını sağlamak için ona rehberlik yapar, yol gösterir, uygun çevreyi hazırlar, çocuğu dinler, gözlemlerini dokümante ederek çocuğun ilgisine göre projeler başlaması için çocuğu provoke eder, yani onun merakını daha da kışkırtıp aklını karıştırır ve sorgulamasını sağlar.

* Çevre (3. Öğretmen) 
Reggio Emilia sosyal ve fiziksel çevrenin vazgeçilmez ve kaçınılmaz olarak üçüncü öğretmen olduğu bir eğitim felsefesidir. Öğretmenler çocuğun merakını kışkırtmak için uygun sosyal ve fiziksel çevreyi hazırlar. Örneğin gerekli materyallerle masa hazırlayabilir, konuyla ilgili bir bilirkişiyi sınıfa davet edebilir ve çocukların onunla sohbet etmesini sağlayabilir veya gidip görülmesi, yerinde incelenmesi gereken yerlere geziler düzenleyebilirler.

Reggio Emilia Felsefesinin Temel Etmenleri

Merak, Sorgulama, Soru sorma, Araştırma, Dinleme, Heyecanla Keşfetme, Öğrenmeyi Öğrenme, Hayal Gücü, Yaratıcılık, Üretkenlik, “Çocuğun 100 Dili”, Oyun, İlişkiler, Toplum & Kültür, Empati

Reggio Emilia felsefesinde okul öncesi çağdaki çocuğun ilk olarak entelektüel gelişimi ön plandadır. Çocuk öncelikli olarak oyunlarının içinde merakının peşinden gitmesi, araştırması, soru sorması, sorgulaması, hipotezler üretip onları denemesi, keşfetmesi ve bilgiyi yapılandırması için teşvik edilir. Akademik bilgi, entelektüel becerileri kazanan çocuğun kendi merakıyla doğal olarak edinebileceği bir hal alır. Çünkü çocuk artık öğrenmeyi öğrenmiştir. Çocuğun ne öğrendiği ise onun 100 dili ile ortaya çıkarılır. “Çocuğun 100 Dili” Malaguzzi’nin konuşmasında bahsettiği, çocukların etkileşime geçerken, öğrenirken ve anlatırken kullandığı dillerdir. Örneğin; resim, kil, müzik, yemek, hareket, drama gibi.

Reggio Emilia pedagojisinde olduğu gibi okulsuz eğitimde de akademik bilgi entelektüel ve sosyal becerilerden sonra gelir. Okulsuz eğitimi savunan psikolog Peter Gray, son yapılan araştırmaların, erken yaştaki akademik öğrenmenin çocuklarda entelektüel gelişimi gerilettiğini ortaya çıkardığını, akademik bilginin çocukları ispat, ezber ve tekrar yapmak zorunda bırakarak bulunması gereken tek doğru sonucu bulmaya yönelttiğini; entelektüel bilginin ise  tam aksine, dünyayı anlamlandırabilmek için çocukları sorgulamaya, hipotezler üretmeye, araştırmaya, keşfetmeye motive ettiğini ileri sürmektedir.Gray “Öğrenmek için Özgürlük” (Freedom to Learn) köşesindeki “Erken Akademik Eğitim Entelektüel Gelişimi Nasıl Geriletir”* başlıklı yazısında çocuğun öğrenmesi üzerine şunları söylemektedir;

"Her çocuk, doğal olarak entelektüeldir, meraklıdır ve anlam yapılandıracak kapasitede doğmuştur. Sürekli olarak fiziksel ve sosyal çevresini anlamaya çalışır. Her çocuk bu yeteneğini kendine göre gözlem yaparak, keşfederek, oynayarak ve sorgulayarak geliştirir. Çocuklara bu becerileri öğretmek başarısız olur çünkü her çocuk bunları kendi deneyimleriyle geliştirmeli. Ancak yetişkinler bu gelişimi kendi oluşturdukları çevre ile etkilerler. Okuryazar ve sayılarla dolu bir dünyada örneğin, kendilerine kitap okunan ve kendileri kitap okuyan yetişkinleri gören, numaralarla oyunlar oynayan, ölçmenin neden yapıldığını görerek kavrayan çocuklar, okumanın ve sayıları kullanmanın temel anlam ve nedenlerini kendileri öğreneceklerdir."

Görülmektedir ki Reggio Emilia okul öncesi yaklaşımı ve okulsuz felsefesi, çocuklar ve eğitim üzerine aynı argümanları savunmaktadır. Gray'in kabul etmediği okul, zorunlu eğitim sisteminin uygulandığı ve çocuğu aileden ve sosyal ortamdan uzun saatler ayıran okul olarak karşımıza çıkmaktadır. Felsefesi gerçekten uygulandığı zaman Reggio Emilia okulları çocuklara entelektüel bir ortam sunmanın yanında onların projelerinde yaptıkları gezilerle sosyalleşmesini sağlar. Yani zorunlu eğitim sisteminde çoğu zamanını ailesinden uzak, dört duvar arasında, belli sayıda, aynı yaşta arkadaşlarıyla "sosyalleşerek" geçiren çocuk; okulsuz eğitim ya da Reggio Emilia felsefesinde projelerle ve ailesiyle birlikte, her an, her yerde, her yaştan insanla sosyalleşebilmeli ve hayata dair anlamları kendisi yapılandırabilmelidir. Tüm bunları çocuk Reggio Emilia felsefesi ile yapabilmektedir. Okulsuz eğitim ve Reggio Emilia yaklaşımı arasındaki tek fark Reggio Emilia'nın okullu olmasıdır ancak bu okul bizdeki klasik "okul" algısından oldukça farklıdır. Bu açıdan Reggio Emilia felsefesi günümüz eğitim sistemimize baktığımızda aslında "okulsuz" felsefesine daha yakındır.

Bilginin artık her an el altında olduğu günümüzde çocukların “öğrenmeyi öğrenme” ve hayal, fikir, değer, ürün, sorunlara çözüm, bilgi üretmeleri için onlara entelektüel, duygusal ve sosyal beceriler kazandırmak gereklidir. Empati ise çocuğun kendisine ve çevresine karşı saygılı olması için gereken en önemli duygulardan biridir.

Bir sistem olmayan Reggio Emilia Yaklaşımı felsefe olması sebebiyle günümüz dünyası teknolojilerine ve kültürümüze uyarlanarak geliştirilebilmektedir. Her kültür kendi değerleri ve etmenlerine göre Reggio Emilia’yı, temel etmenlerine zarar vermeden, geliştirip dönüştürerek uygulamaktadır.

Reggio Emilia’ya Göre Öğrenme Süreci

·         Çocuk Yapılandırmacı Öğrenme 
Çocuğu merkeze alan ve ona öğrenebileceği konusunda son derece güvenen ve inanan Reggio Emilia yaklaşımı çocuğun kendi bilgisini kendisinin yapılandırabileceğini savunur. Çocuk yalnızca hazır olduğunda, yani meraklandığında ya da ihtiyacı olduğunda öğrenmek istediği bilgiyi edinebilir. Bunun için de çocuğa öğretmek için bilgiyi ona dikte etmek yerine onun meraklanmasını ya da ihtiyaç duymasını sağlamak yeterlidir. Çocuk öğrenmeyi bildiğinden istediği zaman öğrenme sürecini kendi zihninde başlatabilir. Böyle bir öğrenme çocuğun dünyasında çok daha anlam içerdiğinden çocuğun yapılandırdığı bilgiler daha kalıcı olacaktır.

·         Gelişen Müfredat (Emergent Curriculum) 
Yılın başında belli bir konular silsilesi belirleyerek çocuğa dikte edilmesi düşünülmeyen Reggio Emilia yaklaşımında çocuğun merakı ve ihtiyacı doğrultusunda çocukla beraber geliştirilen bir eğitim programı vardır. Anlık ortaya çıkabilen ya da değişebilen bu müfredat her okula ve hatta her sınıfa göre değişir. Aynı konuyu aynı okuldaki ve yaş grubundaki sınıflar farklı zamanlarda ve farklı şekillerde öğrenebilirler. Çünkü her çocuk özeldir ve kendine özgü öğrenme hızına ve yapısına sahiptir. Reggio Emilia felsefesi her çocuğun öğrenme sürecine saygı duyar.

·         Sonuç değil, Süreç 
Reggio Emilia projeleri sonuç odaklı başlayıp ilerlemez. Ve hatta başarı odaklı da değildir. Çünkü süreç boyunca edinilen bilgiler ve kazanımlar daha değerlidir. Başarısız olarak nitelendirebileceğimiz bir sonuç aslında “başarısız” olmayabilir. Her şeyden evvel “başarılı” nedir, “başarısız” nedir? Bunun yanında başarısız olmak, süreç içinde başarıya götürecek pek çok adımı öğrenmeyi sağlayabilmektedir. Tektipleştirici bir sonuçtansa bireyi olduğu gibi kabullenen ve özgünlüğünü koruyan bir süreç her zaman yeğdir.

Öğrenme Aracı Olarak Projelendirme

Yapılandırılmamış projeler çocuğun pek çok konuda derinlemesine araştırma yapmasına olanak sağlamaktadır. Yani odaklanmasına ve pek çok konuda kalıcı bilgi edinmesine yardımcı olur. Çocuk kendi ilgi alanını dikkatini toplayarak ve odaklanarak keşfedebilir. Dikkat eksikliği olduğu söylenen çocuklar için bu ayrıca önemlidir. Öğrenmeyi öğrenen ve hatta bunu seven çocuk sürekli fikir üretebilir. Yaratıcılığı ketlenmediği ve bu özellikle istendiği için çocuk fikir, değer, bilgi, ürün ve sorunlara çözüm üretmeye meyilli olmaktadır. Yapılandırılmamış projelerle hipotezler üretip onların gerçek olup olmadığını deneyebilir.

Yapılandırılmamış Projeler çocuğun merak ettiği pek çok konuda araştırma yapabilmesi ve uygulamaya geçebilmesi için çok daha teşvik edicidir. Sonuç odaklı etkinliklerin istenmemesi bu nedenledir. Yapılandırılmış (sonuç odaklı) projelerde çocuk kendi isteği doğrultusunda fikir üretememekte, sınırlanmakta, fikirlerini uygulayamamaktadır. Hazır bilgi çocuğun heyecanını tetiklemediği gibi kalıcı da olmamaktadır. Öğrenme sürecinde keşfetme heyecanı daha etkili olmaktadır.

Reggio felsefesine göre sonuç odaklı etkinlikler hazırlamaktansa, yapılandırılmamış projelerin ortaya çıkması için çevre hazırlanıp çocuğun merakı provoke edilir. Her türlü bilgiyi çocuğun kendisi sorup araştırıp öğrenmesi ve yapılandırması sağlanır. Çevreyi, yani hem materyalleri hem sosyo-kültürel ortamı rehber olarak öğretmenler düzenler.

Reggio Emilia'da özellikle yapılandırılmamış materyaller kullanılır. Çocuklar çok çeşitli ve birbirinden bağımsız gibi görünen materyalleri bir araya getirince nasıl anlamlı bir bütün oluşturduğunu ve ortaya değerli bir ürün çıkabileceğini açıkça görürler. Çocukların tüketen rolünden sıyrılıp “üreten” rolünde olduğu bu yaklaşımla çocuklar yalnızca bilgi ve ürün değil, değer ve sorunlara çözüm üretmede de aktif rol üstlenebilecekler, arkadaşlarıyla uyum içinde grup çalışmaları yaparak kolektif ruhla projeler üreteceklerdir.

Çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal zekalarını geliştirmek amacıyla yaşadıkları çevredeki doğal malzemelerden tehlike arz etmeyen geri dönüşüm materyallerine, yapılandırılmamış ahşap oyuncaklardan kullanabilecekleri ölçüde teknolojik materyallere ve sanat materyallerine, günümüz eğitim ihtiyaçlarına ve proje tabanlı yaklaşıma uygun geniş bir malzeme tercihi olmaktadır. Çocuklar işitsel, görsel ve dokunsal olarak desteklenmektedir.

Dokümantasyon, 
-          Çocuğu anlamak, projeleri yürütmek, 
-          Çocuğun bilgisini/öğrendiğini ortaya çıkarmak, 
-          Ortaya çıkan somut veriyi ebeveynle ve diğer öğretmenlerle paylaşmak, 
-          Çocuğa, ona değer verdiğimizi göstermek için önemlidir.

Merve Özkaya, Sosyolog 
Çocuğun 100 Dili Eğitim Koordinatörü 
(Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği Öğretmenim Sempozyumu Bildiri Metni)

*Peter Gray, "How Early Academic Training Retards Intellectual Development"

Branşlarımız

Masal Saati
“Masallar çocuk beynini güçlendiren besinler gibidir.”
Nörobiyolog, Pedagog, Prof. Dr. Gerald Hüther
Masal Saati'nde çocuklar profesyonel bir masal anlatıcısının rehberliğinde masal dünyasında bir yolculuğa çıkarlar. Anlatıcı masalı kendi yaşıyormuşcasına anlatır; masalın imgelerini bedeniyle, sesiyle, sözüyle ve gerektiğinde sessizliği de kullanarak ''boşluğa'' çizeriz. Masalı dinleyen çocuklar da ''boşluk''ta oluşan imgeleri kendi hayal dünyalarının sınırsızlığında yeniden oluştururlar. Böylelikle çocukların hayalgücü ve yaratıcılıkları gelişir.
Çocuklar masalı kendi tahayyüllerinde yaşamaya başlayınca, masal karakterleriyle birlikte duygudan duyguya, halden hale geçerler; onlarla birlikte heyecanlanır, şaşırır, onlarla birlikte korkar ya da kahramanca mücadele ederler. Duygu merkezleri güçlü bir şekilde uyarılan çocuklar kahramanların karşılaştığı sorunları kendi sorunlarıymış gibi deneyimler ve çözümler üretirler. Böylelikle hem empati becerileri hem de kendi çözümlerini bulma deneyimleri gelişir. Çocukların özgüvenleri artar. Bilimsel araştırmalar göstermektedir ki; küçük yaşta düzenli masal dinleyen çocuklar masal dinlemeyen çocuklarla kıyaslandığında, yetişkinlik dönemlerinde karşılaştıkları problemlerle çok daha rahat baş edebilmektedirler.
Sanat   
Tüm bunların yanı sıra, masal saati çocukların dinleme ve anlatma becerilerini de geliştirmektedir. Masallar içlerinde anlatıldıkları dilin kelime hazinelerini taşırlar. Masal dinlemek; çocukların kelime dağarcığını zenginleştirir ve dili daha etkin kullanmalarını sağlar.
Sanat atolyesi dersinde motor kas gelişimleri, yapacakları herşeyin ön planda olduğu, bakmak görmeğin sürekli kullanıldığı, araştırmacı, kendisinin malzemeyi ve çalışmayı keşfetmesini sağlamaktır.

Çocuk bir lider olarak algılanır: Çocukların doğuştan yetenekli, kendini yönetebilir, dinlenebilir, üretebilir, güçlü, değerli oldukları ve her çocuğun çevresindekileri araştırarak, inceleyerek merakı ve ilgisi ile kendi öğrenmesini gerçekleştirdiği varsayılır. Çocukların dinlenmesi gereken, bilgiye sahip bireyler olduğu görüşü yaygındır. Reggio Emilia yaklaşımında çocuk; bir ‘kişiliktir’. Çocukların yapamayacaklarına değil, yapabileceklerine yönelim söz konusudur. Çocukların keşifler yapmaları sağlanmaktadır.
Müzik
Müzik, kendini ifade etme becerisini, yaratıcılık duygusunu geliştirir; ses ve dil gelişimi ile bilişsel gelişim ve soyut düşünmeye katkıda bulunur.
Çocukların dinleme ve özgüven gibi kişilik özelliklerinin gelişimine katkı sağlayan müzik, Reggio Emillia yaklaşımında da önemli bir yere sahiptir.
Özgür ortamlarda ilgileri doğrultusunda ses ve ritm meraklarını körükleyen çevreler oluşturmak ve desteklemek müziği keşfetmelerini sağlar.
Drama
Reggio Emilia yaklaşımında drama, düş gücünün gelişmesine ve zenginleşmesine yardımcı olur. Drama yönteminde bütün duyu organları etkin bir şekilde kullanıldığı için çocuğun dikkat, algılama, konuşma, dinleme, bedenini özgürce kullanarak anlatma ve yorumlama gibi iletişim becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur.
Estetik duygunun ve eleştirel düşünme becerisinin gelişimine katkı sağlayan drama, grupla yapılan bir etkinlik olduğundan işbirliği yapma, sosyal ilişkiler, iletişim kurma gibi sosyal yönlerin de gelişmesinde katkı sağlar.

Akatlar Cebeci Caddesi No:18 Beşiktaş/İstanbul

Tel : 0(212) 352 86 41
e.posta: mercananaokulu@gmail.com

Web adresimiz:  http://www.yesilbeyazanaokulu.k12.tr/

Facebook adresimiz:  Mercan Anaokulu Facebook Adresi İçin Tıklayınız

  • Anaokulundan Teklif Al
  • Should be Empty:

 

                                                                                  ANAOKULLARI BURADA DESIGN BY  GÖRSEL SUNUM